6 Temmuz 2015 Pazartesi

Uykumun Acıkması

Saat sabahın yedisi, evde elektrikler gitmiş, oruç desen başlayalı az olmuş ve ben mutsuzum. Tahmin edin bakalım günlerden ne? SALI!

Dizi izliyordum ama elektrik gittiği için wifi de gitti. Mobil veri işkencesi de başladı. Sanmıyorum aveanın internetinin benim dizilerime yetebileceğini.

Bakın ben salı lanetli diye boşa demiyorum. Hiçbir salı günü mantıklı geçmedi. Bir keresinde doğum günüm salıya denk geldi. Dedim ki ilk defa bir salı harika geçecek. Sürpriz doğum günü partisi beklerken sesimi çıkartmadım, herkes doğum günümü unuttu.


Neyse efenim, uyku düzeni denen şey bende ramazan ayıyla silindi. Bunun için de bir videoya denk gelmiştim. Diyordu ki genetikmiş bu uyku şeysi. Kimi tavuktur kimi baykuş sonuçta herkes hayvan.

Nasıl genetik? Benim sülalem erkenci ben değilim diyenler için, ya sütçüden ya tüpçüden demeden önce bir ihtimal daha var.

Şöyleymiş ki teeee ilk insanlarda doğa ile daha içiçe bir ortam var iken pireler berber develer tellal iken, gece vakti gelecek tehlikelere karşı,  bir gurup insan nöbet tutar imiş.

Yani mantıken insanların bir kısmının gündüz ve bir kısmının gece için nöbeti devraldığını söyleyebiliriz. Haliyle iki farklı uyku düzeni ortaya çıkmış. Bu da genlerle aktarılmış.

Yani ailenin koruyucusu sensin gececi arkadaşım, gurur duy. Belki de ailenin manyak geni sendedir. :D git uyu ne boş adamsın! Krallar uyuyor, su uyuyor, düşman uyumuyor. Belki de kahramansındır? Atatürk'ün üç gün alnına ıslak mendiller koydurarak uyumadığı biliniyor. Kendisi de koruyucu tipte liderler arasında idi zaten.

Neyse bir başka meseleye geliyorum. Uyku nasıl acıkır. Şöyle ki orucu uykuya tutturursan tabiii acıkır.

Haha çok yararlı oldun, diyebilirsiniz. Ben bunları yazdım elime ne geçti? Ben burada boş boş vakit öldürdüm o oldu. Okuyan varsa kendi zamanına yansın. Bu da beni ilgilendirmez.

Hala wifi gelmedi. Allah'ım T.T

Hala hala her gün notlarıma bakıyorum. Bütsüz geçtim dimi yanlış görmüyorum, diyerek.

Tembellik güzel.

Dizi izlemek de güzel.

Ben hikaye yazamıyorum. Camp Nanowrimo yalan oldu.

Pinhole camera obscura deneyeceğim, buraya yazayım da unutmayayım.

Ya hala wifi yok. T.T

Şarter de atmamış. Elektrik T.T

Unutmadan şu connected2me neymiş diye bir bakayım dedim.

Herkese nöbör, dedim ve hepsi öyödör söndön nöbör, diye cevap verdi. Yaratıcılığınız sıfır gençler. Bir kenarda kendi kendinizi boğmayı deneyin. Toplumun bir makinede üretilmiş saf ve angut beyinleri sizlere sesleniyorum. Bin tane olmanıza gerek yok! 999unuz toplum huzuru için ölebilir. Şaka lan. Bana ne aynı cevaptan. Aynı olsa ne farklı olsa ne zaten. Türk toplumu bir cevapta birleşti diye sevinebiliriz.

Hala wifi yok. Öf uyuyayım bari. Burada da güzel saçmaladım. İyi sabahlar.



9 Ocak 2015 Cuma

What a wonderfull world


Naber blogcuk? Sana hiçbir şey yazmıyorum ne zamandır. "Dors çoloscom bon." diyerek laptobu eve attım ve haliyle ne hikaye yazabiliyorum ne de hikayelerime devam edebiliyorum. Ha tabi çalıştım mı çalışmadım.
Bir hafta berbat geçince telefondan da olsa bir şeyler yazayım dedim ve buradayım. Bakalım telefondan nasıl oluyormuş. Bence çok sıkıcı buradan yazmak. Pc dekinin binde biri hızda yazıyorum çünkü klavyem Türkçe değil. Yazıp kelime önerilerinden tek tek düzeltmek de aşırı sinir bozucu. Klavye indirmedim, kredi kartı bilgileri ve şifreler açısından riske girmek istemedim.
Bugün biraz fazla ağırlık var sırtımda. Umutsuzlukla boğuşuyorum. İki günde iki kitap okudum. Üçüncüye başlayacaktım, tavsiye üzerine aldığım kitap fazla sıkıcı çıktı. Zaten ders çalışmam gerek.
İç karartıcı şeyleri atlatmakta benden iyisi yok aslında. Ama hiç beklemediğim yerden kötü şeyler fırlayıp duruyor.
Aslında şu an gene ilaç aldım. Sabaha kadar uyumam yani. Uyuma ve çalış, diyor beynim. Aynı zamanda sanki bir dakika sonra hayatım tamamen değişecek gibi bir duygu selindeyim. Yok aslında sadece tembellikten ibaret bu duygu seli.
Down'ın 2.bölümü değiştirme kararı aldım. Çünkü Down'daki Dewi benim arkadaşımın ismi. Haliyle onu ergen biri olarak artık yazamam. Ve 2. bölümde 5 tane cinayeti betimlemem gerek. Kolaya kaçmak istemiyorum. Ama bunalıyorum. Anlaşılmaz yazıyorsun dediler diye düzelttiğim için kendimden tiksiniyorum.
Rbsv yi ne yapsam bilmiyorum. Ondan soğumam yersiz değildi. Çamurda debelendim. Sürekli onu düzeltmeye çalıştım. Baştan yazdım defalarca.
Bugün otuz kere Louis Armstrong dinledim. Kendimi daha iyi hissediyorum dinlerken.
Sınava az kaldı.
Beyin cerrahları kafayı yemiş olabilir. Hepsini bilmem de biri kesin yemiş.
Güzel bir hayata dair bir umudum olmalı.
Ben neden kendimi bu kadar üzgün hissediyorum? Sanki her zaman aynı şeyler yaşanacak gibi hissettiğimde, şu düşünce normalde beni rahatlatırdı:
"Aynı şeyleri binlerce insan yaşıyor ve birileri doğru olan şeyi yapıyor. Cevap yok diye bir şey yok, birileri her zaman doğruyu bulacak. Bu ben olabilirim."
Bugün bu tip sözlerin işe yaradığı günlerden değil sanırım.
Beklemediğim insanlardan beklemediğim tepkiler alınca şaşkına döndüm. Buradan gitmek istiyorum. Biraz farklı yerler görüp yeni insanlarla tanışmak istiyorum. Eski arkadaşlarımı toplayıp bir şeyler yapmak istiyorum.
Oda arkadaşım gitti Adana'ya. Şu an ses çıkartan tek şey buzdolabı. Kulaklıksız müzik dinlemeye alışkın değilim. Yurt bomboş... İyiler tabiii... Erkenden bitiyor sınavları. Bense komite derdindeyim. İki hafta var resmen ya... Çok geç kaldım çalışmak için.
Bu blogu silesim var. Tatil gelsin silerim belki.
"Acaba ben hiç" içeren otuz tane soru yazmışım gibi düşünün buraya.
Bir mucize olsun. Nolur güzel bir şeyler olsun. Nolur nolur nolur...
Tokyo ghoulun ikinci sezonu gelmiş, dur önce onu bi' izleyeyim.
Yes a tink tu mayseeelf vat a vondırful voorld...